Ana içeriğe atla

Fi-Çi-Pi

evet bu seriyi bitirmek üzreyim, güzel bir farkındalık uyandırdı bende.
bu kitaplarla ilgili spoiler verme şansım yok çünkü olay örgüsünden çok kişilerin varlıklarını ve benliklerini sorgulamasını anlatıyor kitaplar.
İlk olarak varlık felsefesine doydum, kitapları okurken bir insanın va rolmak için kaybettiiklerini gözlemledim.
Özenilebilecek hayatlarda ki acıyı gördüm, ama anlamadığım şey acı olmayan hayatların değersizleştirimesi oldu, bunu anlayamadım. Sanki acıyla yogrullmamış ihaneti yaşamamış düzgün hayatı olna insanlar üreten yaratan ve geliştiren insanlar olamazlarmış gibi bir küçümseme hissettim kitapta.
Şöyle de bir gerçek var tabi kimse sıradan bir insanın hayatını okumak stemiyor olabilir.
  -
-Can Manay a üzüldüm, daha Pi yi bitirmedim o yüzden bu hale gelmesinde ki temel nedeni öğrenemedim.
-Duru ya özendim, cesarteini takdir ettim, güzelliğini kullanmasını küçümsesemde içten içe, elinde olanıkullanmasını bilmesini takdir ettim. Deneyimleyerek ilerlemesini sevdim.
-Deniz e kızdım bu kadar hayattan kopuk olmasına bu kadar ütopyada olmasını kabullenemdim. Yeterince açık göz ve zeki olmayan insanlar beni hep kızdırır. ir yandan sanatı kimin için yaptıgını anlayamadım, ve sanatının onu tüketmesini kabullenemedim.
-Ada için diyecek birşey oldugunu sanmıyorum, sevilemye aç insanların ne olabilecegini gösterdi, kendi başımızın çaresine nasıl bakmamız gerektiğini. Ve tabi ki günümüz sanatçılarıyla özdeşleştirdim onu. niyeyse okurken gözümde hep nil karaibrahimgil canlandı. Ada daha çirkin tasvir edilsede çıkışı yükselişi onu andırdı.
-Özge nin Don Kişotlugunu sevdim ama bir yandan yok etmek istediği sistemin içinde gitgide daha da var olmasını anlayamadım. Her an sistemin onu yutabileceginin farkında bir şekilde yaşamaya çalışması güzel, ama bir yandan bu yere tırnaklarıyla kazıyarak değil torpller gelmiş olması can sıkıcı, bunu kabullenmiyor olması daha sıkıcı.
-Ve Bilge kitabın baş karakterlerinden biri, Olmak istedigim farkındalık seviyesinde insanların onu kullanmasına izin vermeyen bilge. Bilgenin analitik zekasını nedense sosyal hayatına adapte edemeyişi üzdü beni. analzi edipde uygulamaya koyamayışı.
-Göksel, anlaşılması gereken bir kişilik, daha çok konuşmalı belki de insnaların dertlerini anlatmadan anlaşılmaya çalışmaları rahatsız edici. Ada ile aralarında ki bağın bir anlaşılamamadan kopması acı. Denizle birbirlerini anlıyor olmaları sevindirici.
- Eti ve oğlu, eti kimdir oğlu nedir daha öğrenemedim. Ama gerçek bir hiakye yattıgı belli altında, Umut ??
-Medya patronu adam Kolhan, Tam bir satılmış ruh örnegi uyanmaya çalışan ama sistemin o kadar derinlerindeki temellerinden biri olmuşki uyansada hareket edecek gücü kendine bulamayan.
-
Bu karakterlerin hayatlarının yanı sıra Deniz in üretmeyi sorgulaması Özge nin Adaleti sorgulaması güzeldi.
Temelde hepsi olmak istedikleri yada yaşamak istedikleri için kendilerin ifeda ettiler, ve etmeyenlere ot dediler.
Sorguladım bende ben neye adamalıydım hayatımı ?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

cunning single lady

Evet bir kısa diziyi daha bitirdim. İlk olarak dizinin adını türkçeye çevirmeye çalışmamızdan bahsedeyim. Cunning ne demek diye baya baktık sözlüklere, o kadar geniş bir anlamı var ki hangisini kızımıza yakıştırsak bilemedik. en yaygın anlamı kurnaz, açıkgöz olsa da bence kız kurnaz değildi, o yüzden ben en az yaygın olan anlamını kabullendim şirin, sevimli gibi birşeyler. kısa bir etimoloji bilgisinden sonra, geçelim dizimize, Dizimiz, romantik komedi türünde tabi ki , bu aralar boşanmış, orta yaş dizilerine taktıgım için sanırım severek izledim. Bu dizimiz de emergency couple gibi boşanma bölümü ile başlıyor. Kızımız, güzel sevimli ve en büyük hayali memur eşi olmak oaln bir restoran sahibinin kızı. oğlumuz inek bir mühendislik öğrencisi. bunlar tanışıp evleniyorlar ve anladıgım kadarıyla birazda kızın ısrarları ile çocuk memurluk sınavını kazanıyor. ( Korede ki memurluk sınavı bizim kpss gibi tam bir illet. ) Bunlar mutlu mesut yaşarlarken, oğlumuz işi bırakıp kendi şirketini kurma...

twenty again / second time twenty years old

evet yeni dizimizi tanıtalım twenty again, Dizinin oyuncularına fln bakarsınızın vikiden . Bu uzun zamandır izleme listemde olan fakat yoğunluktan izleyemediğim dizilerdendi. keşke daha önce izleseymişim, şu anda 10. bölümdeyim ve çok beğendim. muhtemelen bu yazıyı yayınladıgımda bitirmiş olurum o yüzden sonlara doğru bitirip bitirmediğimi yazarım. biz gelelim konusuna,dizi 38 yaşın daki Ha No Ri yani başrolümüzün mutsuz hayatı ile başlıyor, bu kızcagızımız sanat lisesinde dans bölümünde, bir kaza ve salaklık sonucu 18 yaşında liseyi bitirmeden hamile kalıyor. daha da kötüsü hamile kaldığı adamı o kadarda iyi tanımıyor, adamda almanyada üniversite öğrencisi. Neyse kızımız okulunu bırakıp çocukla almanyaya gidiyor ve yıllarca almanyada yaşıyor. Bu arada tam bir ev hanımı oluyor, tabi ki üniversiteye gitmiyor. hayatının merkezine çocugunu ve kocasını yerleştiriyor. evden çok az çıkıyor ki kocasıda okumamış oldugu için karısını beğenmediğinden pek de insanla tanıştırmıyor. Burda tam kad...

ilk post

merhaba bu ilk postum ve hiç izleyicim yok :D :D o yüzden çok rahatım. Bu blogu ne zamandır açmak istiyordum ama beceremiyordum bir türlü zaman da problem tabi benim için. ama sonunda aç dedim ne olacaksa olsun dedim. boşa mı gitsin o kadar bilgi kafamda ki, okuduğumu izlediğimi öğrendiğimi paylaşayım dedim. Bakalım umarım devamını getirebilirim. Şimdiden uyarayım Türkçem biraz bozuktur, cümlelerimse düşük. arada başka dillerden kelimeler kullanırım hiç çekinmem, dilin yaşayan bir varlık olduğuna inandığım için bence dil bozulmaz değişir. Çokça kitap okurum, çokça dizi izlerim, ve abuk sabuk değişik yemekler yaparım. Tam bir deneyciyim, bulduğum her şeyi ekerim, tadarım ve yerim :) gönül isterdi ki çokça çalışırım da diyeyim ama o konuda biraz eksiğim. İşimi severek yapıyorum ama bazen zor geliyor çalışmak. İşte amacım çalışmanın zor geldiği zamanlar da burada paylaşım yapmak.